
gidelim dedi adam… uçsuz bucaksız onbin dağın arkasına… kimseler dokunamaz orda yüreğimize… sadece sen sadece ben…. yüreğimin pusulası başka bir yönü gösterirken olmaz dedi kadın …. adamın ağzından çıkan sözcüklerin boğazında nasıl da düğümlendiğini… yumruğunu nasılda sonsuzca sıktığını gördü… bu onunla son konuşmaydı… bu ona son hoşçakal’dı…. aslında uçsuz bucaksız onbin dağın arkasına diktikleri beyaz karanfilin susuzluktan ölmesine izin vermek hangisinin suçuydu… kapattıkları bu aşk sahnesinde… perde yeniden açılacak… ya başrol oyuncuları değiştiğinde yürekleri ne kadar burulacaktı… her seferinde bu son diye başlanılan aşk oyununda …. yeni yetme acemilikler…