
Bir zamanlar tüm telaş, ıslanmış dar bir sokakta koşturan küçücük çıplak ayaklarınmış. Telaşla ahenkle dans edermiş, terliğinden sağ yana kaymış sol ayağın parmakları. Telaş ettikçe boy gösteren parmaklar, boy gösterdikçe telaşa gelirmiş. Gelince de eller ayaklar bir olup, aynı rengini verirmiş duygunun. Ve bir rivayete göre, sırf bu yüzden “elim ayağıma dolaştı” diyenler demeye başlamış telaşa gelince.
Ellerle ayaklar bir oldu mu, telaşla ahenkle dans eden sol ayaktaki sağa kaçan ayak parmakları ellere verince rengini, telaşa gelen minicik eller olurmuş bu kez. Tam da orada hikayeye baş kahraman olarak dahil olan minicik eller, kocaman yükler taşırmış, gelirken. O sırada telaşla heyecan birbirine karışır, kocaman yükte bir parça mutluluk götürdüğünü bildiğinden, yük; hafiflermiş kendiliğinden.
-esrarengim-
Erdal bakkal:Sevgili veresiye defteri bugün hiç kimse veresiye teklif etmedi .bakkalin önünden ellerim ceplerimde durdum, bir müşteri gelip adres sordu çok sevinmiştim.