Quantcast
Channel: Asanusta
Viewing all 10506 articles
Browse latest View live

Kendi halinde dalgalanan, birbirine karışmadan birbirinin...

$
0
0


Kendi halinde dalgalanan, birbirine karışmadan birbirinin içinden akıp giden bir kalabalığın aslında onu izlediğini nasıl bilebilirdi. Belki de sadece bir yanılsamaydı, belki de kalabalık sadece uğulduyordu ve o bu uğultunun içinden bazı sözcükleri seçebildiğini sanıyordu; “Bunu yapabilir mi?” “Bu olabilir mi?” “Korkarım doğru” “Vazgeçiyor!” “Vazgeçiyor!” Sendeleyerek alandan uzaklaşırken düşünüyor ve kendine telkin veriyordu; -Korkarım bunun üstesinden gelemeyeceğim. Rakibim bir dev, zırhı çelik gibi, bir örsü yumrukluyor gibiyim. İmkansızı denedim ve yenildim. Bunu kabul etmeliyim, tüm bunlar kibirdir. Yaşlanıyorum, mücadele etmesi gereken kişi ben değilim, kolektif bir sorunu bireysel olarak karşıma almak. Bir tek insanın üstesinden gelebileceği bir şey değil bu. Vazgeçiyorum- Uğultu bir an için durdu; ve son sözcük söylendi. “VAZGEÇİYOR!!!” Alevler son defa parladı ve sonra kendi içine doğru çöktü. Birbirine çatılmış dallar, çalı çırpı kül olup gitti. Duraksadı, ve kendi içinden bir defa daha yineledi. “vazgeçiyorum” Bu son sözcük ağzından çıkan bir sözcük gibi değil daha çok zorlukla yutulan bir yumru gibi, boğazını yırtarak içine düştü. Sular açıldı ve onu içine almak için dalgalar halinde üzerine kapandı. Bir son nefesle sular kabardı, bir son nefes daha ve bir daha, sular sıçramaya, patlamaya başladı. Kusmak gibiydi daha çok, önce içine çekildi sonra yükseldi, yukarıya doğru, daha yukarı. Ve son olarak işte boğazından tırmanan bu yumruyu ağzında tutmayı ve yeniden yutmayı da denedi. Varoluşunu böyle çiğ bir şekilde yutabilenlerden değildi. Saklı itirazı ayaklanmış, kenetlenerek sımsıkı kapanmış dişlerini dövüyordu, tısladı ve bu sözü duymamak için kulaklarını tıkadı, çünkü sözcük dile gelmeden kulaklarını acıtıyordu. Oysa bu sözcüğü bir daha hiç duymadı. Bir çığlık halinde taştı içinden; neredeyse sesteş ama bu olumsuzlamanın olumsuzlaması olan bir sözcük; “VAZGEÇMEYECEĞİM Keyfi tıkırında olan dev bu sesi duyduğunda yerinde hopladı, hoşnutsuzlukla yüzünü buruşturdu, bunun anlamını biliyordu. Onu yere yıkamayacak olsa da ne yapıp edip etinden et koparacak bir adam geri geliyordu. Şöyle bir düşününce belki de sönmüş olan ateşin küllerine eğilen biri işte kıpkırmızı kömürleri görecek ve ani bir hareketle yüzünü çevirecekti yanmamak için. İzleyiciler kayıtsızdı, çünkü neredeyse hepsi sadece yakınmayı biliyordu. İşlerine geri döndüler, çok azı geriye dönüp bir daha baktı, daha azı durup uzun uzun baktı. Umutsuz olmayın, işte bir tanesi silah olarak kullanabileceği eğri büğrü bir demir çubuğu eline alıp kararlılıkla geriye döndü; içindeki ateşin bir anda parlayıp sönen, duvarları şöyle bir yalayıp isle karartan ateş değil, sürekliliği olan yakıcı ve yoğun bir ateş olmasını umarak.


Gözleri benim ben onu ilk defa görüyorum ama o sanki beni çok...

$
0
0


Gözleri benim ben onu ilk defa görüyorum ama o sanki beni çok uzun zamandır tanıyormuş sanki bütün çocukluğumu ,bugünümü,geleceğimi beiliyormuş.Sanki bana gözkulak oluyormuş,yakından bakıyormuş gibi.Onun karım olucak kişi olduğumu hissettim’’diye anlatır.Bella de lumitres alli’miende cevap verir.’’Gözlerimi kaldırıp da çocuğun bakışlarına karşılık vermeye cesaret edemiyorum.Gözleri şimdi grimsi bir yeşil,gökyüzü ve Su.

cektirgit: Geçme sayfayı, ben daha bitiremedim.  Yüzü olmayan...

$
0
0


cektirgit:

Geçme sayfayı, ben daha bitiremedim.

 Yüzü olmayan karanlık bir silüet.. yalnızca bir leke! ve artık uyan. varol. nefes al. ben, bunu sensiz yapamam.. ”Wake from your sleep The drying of your tears Today we escape We escape”

Aşk: Yatakta ki ahh ve ohh’lamalarınız arasında gidip...

$
0
0


Aşk: Yatakta ki ahh ve ohh’lamalarınız arasında gidip geldiğiniz vakittir ve çok çabuk tükenir :)

beni bira değil sen sarhoş ettin benim böbreklerimde acı var...

$
0
0


beni bira değil sen sarhoş ettin benim böbreklerimde acı var kızım soğuk vurmadı biradan değildi beni sen vurdun tam kalbimden damarımın orta yerinden gözlerin sızlattı kanlı yaşlarımı arkana bakıp gitmeden ellerimi eline dudakların dudaklarımda ellerim teninde ellerim ruhunda ellerim ulaşılamaz senin bulamayacağın senin daha önce duymadığın gizli kalmış hislerinde ve o duygularla bütünleşiyoruz sevişmiyoruz bizimkisi sevişmek değil her şeyimiz başka her yerde ve her şeyde farklı kanlarımız gözyaşımız terimiz birbirine karışmıştı ve romeo ile juliet acayip kıskandı dokunan elim elin beni sars(tın) kadın göğüslerinde yaşlanmak isterken tenin tenimde avuçlarından meydan okurum dünyanın adaletsizliğine al beni al alsana alıp koynuna saklasana

Blog cidden boktur ; sıkılırsın, daralırsın ve içindeki tüm...

$
0
0


Blog cidden boktur ; sıkılırsın, daralırsın ve içindeki tüm pislikleri yazıya döküp kendini rahatlatmanın yollarını ararsın . Pisletmeyi becerebilen varlıklarız ve hatta pisliğimizi temizlemeye çalışırken daha da beter bir konum içine kendimizi sokma konusunda üzerimize yoktur . Bu gece bir kez daha gördüm , insanlar değişken yaratıklar .. Derler ya nabıza göre şerbet diye .. İşin içinde şerbet olmasına rağmen bu olay cidden içler acısı bir kavramdır ve şerbetledikçe tadı iyice kaçar. Bu yöntemden uzak durmak gerekiyor o halde … Sevdiğim bir insana söylediğim gibi “Egolarımız bizleri dibe çeker her zaman için, bireylerin eksiklikleri peşinde koşarken kendimizi kaybeder oluyoruz” . Neyse lanet çuvaldızı karşınızdakine batırmadan ; öncelikli işiniz iğneyi götünüze sokabilmek olsun . Saygılar .

toprağıma düşen cemre misali, bahara duyduğum özlemi dindiren,...

$
0
0




toprağıma düşen cemre misali, bahara duyduğum özlemi dindiren, buz tutan düşleri eriten, cemre.. o ki müjde. cennetten kaçmış bir melek. o ki cennetten bir hediye.. ……. bana ait tek şey, o hediye. elde avuçta yok, birkaç çizgi var, o da hayattan ibaret. ……. hayatla bittiyse bir cümle, devamı melankoliye bağlar bende. şimdi gece gece , beynim akmaya başladı burnumdan. o sebeptendir siz bakmayın bana. az biraz öz eleştiri çekti canım, ağzı konuşalım diye koymuşlar oraya ama keşke her ağzı olan konuşmasa. okuyucu -ki varsa eger bir okuyan- sıkıldım biraz. baktım ki uzun zaman olmuş harfleri okşamayalı. seviyorum böyle saçmalamayı, kimsenin umrunda değilya ne cins olduğun yuvarla gitsin baş aşağı…. başı sonu belirsiz, kuralı kaidesi olmayan nice yazılara..

Ne karga, ne kuzgun, ne gaga Ne de zağar itler, açlıktan uluyan...

$
0
0


Ne karga, ne kuzgun, ne gaga Ne de zağar itler, açlıktan uluyan En karanlığı rüzgardır, gecenin Gecenin en zifirisidir rüzgar Saatte bilmem kaç kilometre hızla esen Ve zayıf çatımızı kökünden söken Hani o masaldaki gibi Güçlü nefesiyle koca bir kurt, geceyi yırtan Islık çalmak değil onunki Gök gürültüsü halt etmiş Rüzgardır en karanlık ve hırçın olan Güvendeysen korkma Dört duvara dört uzvun değiyorsa Kafan kilometrelerce uzaklıktaki bir burundaysa Karga, gaga, çığlık, Köpek ulumaları, gök gürültüsü, Yahut rüzgar olsa da en fenası Korkma, Gece sesleri ne de olsa Uyuma, Cesaretin varsa, üç saat kalmış, bekle Güneş doğar elbet yeryüzüne Siyah perdeli odana ışık girmez elbet Ancak kulaklarınla anlarsın güneşi Bu kadar teknolojik bokun ortasında Her gece ormana geri döner, bu koca şehir şehirler Bütün aç hayvanlar gece çıkar avlanmaya Bütün gürültü gecede Bütün karanlık İnlemeler, horlamalar, ağlamalar Bekle işte Güneş doğacak Kulaklarınla fark edeceksin, evet! Orman sesleri azalacak Mekanik sesler artacak Duvarı delen matkap, Araba kornaları, İnsan bağrışmaları. Aç insanlar gündüz çıkar avlanmaya Ve bağrışacaklar elbet Kimisi simit, kimisi tanrıdan rıza satacak Hepsi dökülecek elbet Ve güneş girmeyen karanlık odanda Sesleri duyacaksın, güneşi doğurur gibi Ve anlayacaksın ki uyku vakti geldi Milyonlarca dinlenmiş vücuda bırakacaksın yeryüzünü Ne gecenin seslerini bilecekler Ne boğazına oturan yumruğu Ortalık aydınlanacak elbet Ve biz karamsarlar geceyi bekleyecek Ağlamak için iple çekecek Gece hayvanlarını doyuracak Ve seslerden korkacağız Sırf o burun rahatça uyusun diye Bütün pisliği yutacağız Yeter ki deliksiz uyuyabilsin Ve tatlı rüyalar görebilsin (güzel kısım) Gecenin seslerine dair burada bitsin.


Efendim ”öğretmenim canım benim canım benim” şarkımı...

$
0
0


Efendim ”öğretmenim canım benim canım benim” şarkımı da söyledikten sonra,artık unumu da eleyip eleğimi asma vaktim gelmiştir.. Ama nerede bende o akıl ? Sanki gür bir ırmak sayıyorum.. Daha elediğim bu una göz yaşı dökmem icabedecek,ellerimi,berrak çam kokulu ellerimle yoğurmam gerekecek,tandıra vermem gerekecek,tandırda pişmesi gerekecek,yedi ceddimin ceddininin ceddi yemesi gerekecek.. Ama ben,her zaman masal anlatmaktan yanayım ; öyledir dostum,tutunacağın dalların yoksa yaratacaksın kendine dal..o dalın üzerinde keyfekederdir ya bu haller keyfimekeder sütnine halinde dökeceğim bakracıma masalımı ; lanet olmasın,cümlealemin ağzı salt kaynar süt koksun deyû.. Balıkesir ilinin sarı kız tepesiyle alakası olmayan bir köyünde kenger sakızlarını seven kız,üvey annesi ve üvey babasından izin alarak kenger toplamaya çıkar..bu kızın bir de öz erkek kardeşi vardır..Bu iki kardeş ailesini yangın sırasında kaybedince,bu aileye evlatlık verilmiş.. Üvey anne,kızın kenger toplamak için aldığı çuvalı delmiş.Maksadı kenger toplamaktan vazgeçmesin,gün ağarmadan dağ başında kurtlar-çakallar-tilkiler-kunduzlar yesin,diye. Üvey baba ise,aynı şeyi kızın erkek kardeşine yapmış.Ama kızın erkek kardeşi anaç ve tebdirli bir yapıya sahip olduğu için üvey babasının verdiği çuvalı kontrol etmiş ve delik olduğunu görmüş.Çuvalın altını dikmiş..boş çuvalı omuzuna atıp kızkardeşinin peşinden gitmiş. Kız,kenger toplarken bakmış çuval dolmuyor bir türlü..o ara geceyarısı olmuş ve kız yolunu kaybetmiş.Kurtlar-çakallar-tilkiler-yılanlar sarmışlar kızın etrafını.. Erkek kardeşi yetişememiş kızı kurtarmaya.. Ağacın üstünde duran guguk kuşu,kızın parçalandığını görmüş ve kızın bağırsaklarını tutup delik olan çuvalın altından dökülen kenger sakızlarını takip ederek,kızın ailesine ölüsünün nerede olduğunu göstermek istemiş.. Guguk kuşu giderken,erkek kardeşi gelirken karşılaşırlar.. Kızın erkek kardeşi,guguk kuşunun ağzından kızın bağırsağının ucunu alır ve kızın ölüsünün olduğu yere gider.. Önceden diktiği çuvalın içine kızın geride kalan kemiklerini koyar ve oracıkta başını kemik çuvalına koyarak uyur.. Sabah uyandığında başına kemik parçaları geçtiğini görür,kafasından ellerine kanı dökülür ve kafasından dökülen kanla yüzünü yıkar.. Ve guguk kuşunu aramaya başlar.. Üvey anneyle üvey babaya gelince,guguk kuşunun laneti üzerlerinden eksik olmamış.

ne sen ne de ben boğuluruz sigaranın dumanıyla… fikrinde...

$
0
0


ne sen ne de ben boğuluruz sigaranın dumanıyla… fikrinde merhamet yok, aklında olan tek sey arzuların ve bedeninde ki ivmelenmeler, o da olucak merak etme ,yeter ki iste sen yeter ki vermesini bil, korkma suç işlendikten sonra ceza alır nasıl olsa… bu gece yarına denk olmıyacak bu gece sadece bir arife senin olan sadece cilvesinde … bu gece senin bu gece benim bu gece yarına denk degil…

daha kaç gece uykusuz bekleyeceğim gözlerini? eğer aşk-a...

$
0
0


daha kaç gece uykusuz bekleyeceğim gözlerini? eğer aşk-a inanıyorsanız, eğer aşk için göze alabileceğiniz bazı değerleriniz hala varsa; unutmayın! kadının aşkı ömür boyu sürer…kadın, erkek-ten farklı-dır çünkü. göğüs-bel-kalça sıralamasıyla bakmaz erkek gibi; erkeğin ”ta” içini görür kadın. ve o ”iç”-teki sıyrıklara, yaralara, acılara ortak olmak ister; gönüllü ve kendiliğinden. kadın bazen ”tek” bir bakışa aşık olur; bazen tek bir gülüşe. boşver der ”bana dokunmasan”-da olur, benimle sevişmesen de. ”ben senin ruhuna”— vurul(dum) der. sevişmek, sevmekten gelir çünkü. aşık olmadan sevişmez bu yüzden. eğer ki sevişmişse… ne kadar yıkanırsa yıkansın o ”değişler” o ”öpüşler” o ” dokunuşlar” ömür boyu silinmez zihninden. kırık kalpli kadınlar işte bu yüzden yanlış yapabilirler; yaptırtmayın! sevmediyseniz, beğenmediyseniz… 10 dakikalık zevk uğruna ”kadın”-lığından tiksindirtmeyin. kadının aşkı bazen; acıdan… bazen ağrı-dan; bazen de riya-dan doğar. doğmuş bir aşk-ı söndürtmeyin…

Herkes 1 börtü böcek 1 çiçek kelebek prenses kraliçe....

$
0
0


Herkes 1 börtü böcek 1 çiçek kelebek prenses kraliçe. Normal insan kalmadı mı?

Tek bir kadını tanımak; Sevgi dolu kalbi, içindeki fırtınaları,...

$
0
0


Tek bir kadını tanımak; Sevgi dolu kalbi, içindeki fırtınaları, çocuksu halleri, daha gelmemiş yaşlarının olgunluğu, aşkları, yalnızlıkları, cinlikleri, saflıkları, yalanları, itirafları, şehvetleri, vurdumduymazlıkları, takıntıları, rahatlıkları, içlerinde barındırdıkları farklı farklı kişilikleri ve saymakla bitirilemeyecek tüm yönleriyle kadınları tanımak. Sevgidir ilk adım. Sevmekle başlar her şey. Sonra kabul edersin, parçan olur, bazen sen o olursun. İşte o zaman tanırsın bir kadını, hayatın tüm sırlarına bir anda girersin. Zorlu ama keyif dolu, gizemlerle dolu bir yolculuğa adım atmışsındır. Onun kalbinde gökkuşağının tüm renklerini bulursun. Şaşırtır seni her an. Zordur belki anlamak, anı anına ona ayak uydurmak ama bazen çaba sarf etmek gerek anlayabilmek için. O olmak lazım belki de… Zeki’dir kadın, cesurdur. Karşısında yürekli insan ister, sevgisini göstermekten korkmayan, yürüdüğü yolda ki şartlara uyum sağlayan, yanında kalan ve en azından çaba göstereni görmek ister. Ufaktır kadının mutlulukları. Sarf edilen çabayı görmek bile mutlu etmeye yeter onu. Bazen sessizlikte ki bir solu, bazen sıcak bir bakış, bir dokunuştur aslında onu yeşerten, büyüten. Bazen tüm şimşekleri beraberinde getirse de, ardından sevginin tüm renkleriyle sarar seni sıcacık. Yüreği ile konuşur, gözleriyle gülerken içini ısıtır, etrafa neşe saçar. İşte dünyanın en büyük harikasıdır kadın. Tanıyabilene, anlayabilene, anlamlandırabilene… Sevgidir ilk adım. Sevmekle başlar her şey ama tanıdın mı onu anlarsın aşkın tadını. Sevgi ister kadın, sevilmek, okşanmak ister. Sevgi değil midir bir çiçeği bile büyütüp, olgunlaştıran, güzelleştiren. Bazen şımarır, bencil olur sevgi adına. Bunu anlayanlar ise bilir bu şımarıklığın anlamını, kendilerine dağ gibi bir sevgi olarak döneceğini. Tanırsan eğer onu tüm güzellikler senindir, hayatın tüm özgürlüklere yelken açarsın artık. Kadın hisseder kendini seveni, anlar onu. Kuvvetlidir hisleri, gözlerindeki engin bakışları. Emin olduğunda ise onun yoluna hiçbir engel yoktur artık. Yorulsa da, onu yolundan kimse alı koyamaz. Aşkı serüven olur onun için. O alışıktık aslında serüvenlere, doğası budur ama aldığı karşılıklar şekillendirir onun serüveninin heyecanını, gizemini. Yaşamadığın serüvenlere çıkarır seni. Zaman olur dalga geçer tüm yaşamla. Zaman olur kendisiyle bile dalga geçer. Özünde vardır onun neşe, mutluluk. Bazen ufak bir gülüşe, sıcacık bir bakışa teslim olur. Hüznünü, gözyaşını bile bilir neşeye çevirip, onu içinde yaşamayı. Yeter ki o anında ona destek olacağını, onu saracağını bilsin. Gökkuşağının tüm renkleridir kadın. Bazen, Tanık olursun tutkuların gücüne, Tanık olursun karşılıksız sevgiye, Tanık olursun ansızın çekip gitmelere, Tanık olursun kızsa da, bağırsa da hep sevdiğine, yüreğindeki sevginin sonsuzluğuna, Tanık olursun küçücük bir çocuğun saflığına, muhtaçlığına, Tanık olursun tüm dünyanın tüm güzelliklerine, gecesine gündüzüne. Sevgidir ilk adım işte. Sevmekle başlar her şey. Ama onu gerçekten tanıdığında ise yaşayacaklarını sen bile bilemezsin. Hayatın sürprizlerden oluştuğuna işte o zaman şahid olursun,tanıklık edersin yalana.

hozan,zozan,forzan diego forlan… mağma ayak takımı türkü...

$
0
0


hozan,zozan,forzan diego forlan… mağma ayak takımı türkü bar abazası otopark değnekcisi pisliklerle dolmuş istanbul! sesiniz sinirlerimi bozuyor. çok bok bi tınısı var. etnisiteniz,kimliğiniz umrumda değil! buram buram ahır kokan köy ideolojinizde.. siktirin gidin köyünüze dönün.. olmayın, komple buhar olun!

Nasıl bir kalp bıraktın , Bilir misin ardında Bilir misin...

$
0
0


Nasıl bir kalp bıraktın , Bilir misin ardında Bilir misin kırılan , Kalpler düzelmez asla Dönüp de hiç baktın mı , Merak edip arkana Eden bulur güzelim , Kalır sanma yanına Bir gün olsun gülmesem , Hep ağlasam da olur Karanlığın içinde , Yalnız kalsam ne olur İnim inim inlesem , Acı çeksem de olur Benim için farketmez , Sen mutlu ol ne olur …


Nilüferler … ….bostan dolabının yanındaki, suları...

$
0
0


Nilüferler … ….bostan dolabının yanındaki, suları bana kahverengi gözüken, o küçük ve eskimiş havuzdaki solgun ve kederli nilüferlere gidip bakardım çocukken, babam, onların kökleri olmadığını anlatmıştı bana. Neden bu çiçekleri hep bir şeylere benzetmek için kullandıklarını ancak büyüyünce anladım. Yalnızca bu çiçekler, hep bir yerlere gidecekmiş gibi azade ve özgür oluyorlar ama küçük bir havuzun içinde bir yere gitmeden yaşıyorlardı. Hayat da böyle bir şeydi benim için ; hep bir yerlere gidecek gibi duran, yalnız ve bir yere gitmeyen bir çiçek. Bütün bir hayatın özeti buydu. Bende bir yere bağlanmadım ve bir yere gitmedim, öyle solgun nilüfer gibi bir havuzun içinde yalnız başına durdum, köklerimi salamadım, ne, olduğum yere sağlamca yerleştim, ne, başka diyarlara kaçabildim, Bana bakanlar, beni seyredenler, beni sevenler oldu ama kimse yakasına takmadı beni, kimse odasına koymadı, kimse beni sulayıp büyütmek için uğraşmadı. Onlara ihtiyacım olmadığını, havuzumda tek başıma yüzebileceğimi düşündüler. Ben de bu yüzden; kederi, yalnızlığı, kirlenmeyi öğrendim ve hayata benzedim. Ne garip başka bir şeyde olmak istemedim, beni beğenmeleri yetti bana… Köksüz bir hayat, çaresiz yalnızlık, tuhaf keder.

Sonunu Düşünen Kahraman Olamaz Derler Ya ! Kahramanlıkta...

$
0
0


Sonunu Düşünen Kahraman Olamaz Derler Ya ! Kahramanlıkta Gözüm Yok donumu toplasam bu Yeter .. !

- Dişlerinin arasında olmasına rağmen bazen kendi diline bile...

$
0
0


- Dişlerinin arasında olmasına rağmen bazen kendi diline bile hakim olamıyorsan, başkalarının söylediklerini önemsememelisin !

“Yalnızca yağmur yağdığında seviyorum bu şehrin...

$
0
0


“Yalnızca yağmur yağdığında seviyorum bu şehrin insanlarını; Herkesin yüzü ıslak, başları eğik, herkes benim hep olduğum gibi ..”

Bazı İnsanlar O Kadar Sahte ki, Kopyalamadan Duvara Yapıştırasım...

$
0
0


Bazı İnsanlar O Kadar Sahte ki, Kopyalamadan Duvara Yapıştırasım Var !!

Viewing all 10506 articles
Browse latest View live